Ülkemizde hayvanlara yönelik işkence ve kötü muamele olayları ne yazık ki devam ediyor. Son günlerde yaşanan bir olay, hayvanseverler ve veteriner camiasında büyük bir infial yarattı. Sahiplendiği köpekleri evinde parçalayan bir veteriner hekim, tutuklandı. Bu üzücü olay, hayvan hakları savunucuları tarafından şiddetle kınanırken, toplumsal tepki de giderek büyüyor. Olayın ayrıntılarına ve veteriner hekim C.A.’nın motivasyonlarına daha yakından bakalım.
Olay, geçen hafta sonu bir ihbar üzerine İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde meydana geldi. İddiaya göre, 35 yaşındaki veteriner hekim C.A., sahiplendiği köpekleri, evinde korkunç bir yöntemle parçalamıştı. Komşularının rahatsız edici sesler duyması üzerine durumu polise bildirmesi, olayı gündeme taşıdı. Polis ve hayvan koruma filmleri, C.A.’nın evine baskın düzenleyerek, evdeki cesetleri buldu. Yapılan incelemeler sonucunda köpeklerin öldürüldüğü anlaşıldı.
Veteriner hekim C.A., gözaltına alındıktan sonra ifadesinde, köpeklerin "hastalık taşıdığı" gerekçesiyle böyle bir eyleme başvurduğunu iddia etti. Ancak, bu açıklama hayvan koruma dernekleri ve uzmanlar tarafından kabul görmedi. Gözaltındaki veterinerin ruhsal durumu üzerinde durulmaya başlandı ve olayın arka planı merak konusu oldu. Tutuklama sonrası düzenlenen basın toplantısında, yetkililer kötü muamele olaylarının son bulması gerektiğine vurgu yaptı.
Olayın medyaya yansıması, sosyal medyada büyük bir yankı uyandırdı. Hayvan hakları savunucuları, C.A.’ya ağır ceza verilmesini talep ederek, "#HayvanaŞiddeteHayır" etiketiyle kampanyalar başlattı. İnsanların, hayvanların da birer canlı olduğunu hatırlaması gerektiğini vurgulayan aktivistler, bu tür olayların tekrarlanmaması adına gerekli yasaların daha da sıkılaştırılmasını savunuyor. Türkiye'de sahipsiz hayvanlar için bir çok kampanya ve proje yürütülse de, bu tür durumlar ne yazık ki hayvan refahı açısından alarm verici.
Veteriner hekimliği mesleği, hayvanların sağlığını koruma ve onlara yardım etme misyonunu üstlenmişken, böyle bir olayın yaşanması, toplumda ciddi bir güvensizlik yarattı. Çeşitli sivil toplum kuruluşları ve hayvan koruma dernekleri, bu durumun üstesinden gelmek için eğitim programları ve farkındalık seminerleri düzenleme kararı aldı. Hem hayvan sahiplerine hem de veterinerlere yönelik bu tür eğitimlerin, benzeri olayların yaşanmaması için kritik öneme sahip olduğu ifade ediliyor.
Bunun yanı sıra, birçok kişi ve kuruluş, C.A’nın ruhsal sağlığı üzerine ciddi bir değerlendirme yapılmasını talep ediyor. Mesleği gereği hayvanların bakımından sorumlu olan bir kişinin, böyle bir eyleme girişmesinin arka planında yatan sebeplerin araştırılması gerektiği belirtiliyor. Eğitim sisteminin, hayvan beslenmesi ve bakımı üzerine daha etkili bir müfredat sunması gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç olarak, C.A’nın tutuklanması sadece bir başlangıç olmalı. Bu tür olayların yeniden yaşanmaması için toplumda toplu bir bilinçlenme sürecine ihtiyaç var. Hayvanlara yönelik şiddetin son bulması ve onların haklarının korunması adına, herkesin sesini duyurması gerekiyor. İlgili yasaların yeniden gözden geçirilmesi ve ceza sisteminin etkin bir şekilde hayata geçirilmesi, hayvanların korunması için hayati öneme sahip. Gelecekte bu tür acımasızlıkların yaşanmaması adına atılacak adımlar, tüm hayvanseverlerin ortak arzusu. Hayvan hakları için mücadele eden herkesin sesi, artık daha güçlü çıkmalı ve değişim yaratacak eylemler gerçekleştirilmelidir.