Son günlerde yaşanan çatışmaların derinleşmesi, bölgede insani krizleri de beraberinde getirmeye devam ediyor. İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'nde bulunan Nasır Hastanesi'ni hedef alması sonucu beş sivilin hayatını kaybetmesi dünya genelinde büyük tepkilere yol açtı. Sağlık kaynaklarının aktardığı bilgilere göre, saldırı sırasında hastanede tedavi gören hasta ve yakınları arasında panik yaşandı. Uluslararası insan hakları kuruluşları, bu tür saldırıların savaş suçları kapsamında değerlendirileceğini vurguladı.
Olay, 21 Ekim 2023 sabah saatlerinde gerçekleşti. İsrail ordusu, operasyonel bir gerekçe göstererek, Gazze'nin merkezinde yer alan Nasır Hastanesi'ni hedef aldığını açıkladı. Saldırıdan önce hastaneye yönelik herhangi bir uyarı yapılmadığı belirtildi. Olayın hemen ardından hastane yetkilileri, saldırının ardından büyük bir kaos yaşandığını ve 5 kişinin yaşamını yitirdiğini; birçok kişinin de yaralandığını duyurdu. Görgü tanıkları, saldırı sonrası hastanenin büyük hasar gördüğünü ve acil servisteki personelin yaralılara yardım etmeye çalıştığını aktardı.
Aynı zamanda hastanedeki tıbbi ekiplerin, patlama sonrasında hastaların güvenliğini sağlamak için yoğun çaba harcadığı belirtildi. Yaralanan hastalar hızlı bir şekilde başka sağlık kuruluşlarına sevk edildi. Ancak hastanenin durumunun ağırlaştığı ve acil müdahale gerektiren yaralılara ulaşmanın oldukça zorlaştığı ifade edildi.
İsrail ordusunun yaptığı bu saldırıya orantısız güç kullanımı gerekçesiyle birçok uluslararası kuruluş ve ülke tarafından sert tepkiler geldi. Birleşmiş Milletler ve çeşitli insan hakları örgütleri, sağlık tesislerinin ve sivil alanların hedef alınmasının kabul edilemez olduğunu ve bu durumun savaş hukuku ihlali oluşturduğunu belirtti. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, olayla ilgili acil bir oturum düzenlenmesi çağrısında bulundu.
Uluslararası Çocukları Koruma Derneği, olayın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekerek, Gazze'deki çocukların güvenliğinin sağlanmasının önemini vurguladı. Açıklamada, “Hastaneler asla savaş alanı olmamalıdır. Bunun gibi saldırılar, zaten zor durumda olan sivillerin hayatını daha da tehlikeye atmaktadır” denildi.
Bazı ülkeler, İsrail'in saldırısını kınayan açıklamalarda bulunarak, hükümetlerinin bu olayın soruşturulması için gerekli adımları atmasını talep etti. Sosyal medyada da #StopTheKilling ve #HumanRights hashtags ile destek kampanyaları başladı. Bu hashtagler aracılığıyla birçok sivil toplum kuruluşu ve birey, sağlık alanlarına yönelik yapılan saldırıların durdurulması için çağrıda bulunuyor.
Uzmanlar, bu tür saldırıların sadece kısa vadede değil uzun vadede de insani durumları derinleştireceğini vurguluyor. Hükümetlerin, böyle bir durumda sivillere zarar verecek eylemlerden kaçınılması gerektiğine dikkat çekilerek, halkın güvenliği için uluslararası işbirliği yapılması gerektiğinin altı çiziliyor.
İsrail ordusunun hastane saldırısı, dünya çapında bir infial yarattı. Birçok ülke, olayın detaylarının incelenmesini ve sorumların hesap vermesini savunuyor. Bu gelişmeler, Orta Doğu’nun sıcak gündemine eklenen bir başka skandal olarak tarihe geçiyor ve bölgedeki gerginliğin daha da tırmanmasına neden olabilir. Sivil halkın korunması konusundaki tartışmalar, bu tür olayların önlenmesi için uluslararası topluluğun ne denli etkili olabileceği üzerine yeniden düşünmeyi gerektiriyor.
Bu tür insani krizlerin sürekli yaşanmasının önüne geçilmesi amacıyla uluslararası görüşmeler ve işbirliklerinin arttırılması, herkesi ilgilendiren bir durum. Herkesin etkilenebileceği bu tür saldırıların önlenmesi için diplomatik çabaların artırılması gerektiği herkesin ortak görüşü haline gelmiş durumda. Savaşın acımasız yüzü, sivillere ve özellikle sağlık hizmeti sağlayan mekanizmalara değil, insanların yaşamına zarar vermemelidir. Bu sebeple, ilerleyen günlerde konunun nasıl gelişeceği büyük bir merakla takip ediliyor.