Türkiye'nin Suriye politikası, son yıllarda karmaşık bir hâle gelmiştir. Bu karmaşanın merkezinde ise Şam yönetimi ile PKK/YPG arasındaki gerilim yer alıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye Büyükelçisi Jeffry L. Barrack, yaptığı açıklamalarla bu durumu daha da gündeme taşıdı. Barrack, bu iki taraf arasındaki sorunun yalnızca bölgesel barış için değil, Türkiye için de son derece önemli olduğunu belirtti. Özellikle PKK'nın Suriye uzantısı olan YPG'nin faaliyetleri, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını artırmakta ve bu durum uluslararası diplomasi üzerindeki etkilere yol açmaktadır.
Büyükelçi Barrack'ın vurguladığı gibi, Şam yönetimi ile PKK/YPG arasındaki çatışma, Suriye iç savaşının başlamasından bu yana bir türlü sona ermemiştir. PKK, Türkiye'nin terörist örgüt olarak tanıdığı bir grup olarak biliniyor ve YPG, bu grubun Suriye'deki kollarından biri. Türkiye, YPG’nin PKK'nın bir uzantısı olduğunu düşünmekte ve bu örgütün Suriye'deki faaliyetlerinin Türkiye'nin güvenliğini tehdit ettiğini savunmaktadır. Şam yönetimi ise zaman zaman PKK/YPG ile işbirliği yapıyor gibi görünse de, bu ilişkinin temelleri oldukça karmaşık ve belirsizdir. İki taraf arasındaki bu ikili ilişki, Suriye’nin siyasi istikrarsızlığını derinleştiren bir unsur olarak öne çıkmaktadır.
Bunun yanı sıra, DAEŞ'le mücadele kapsamında YPG'nin desteği için uluslararası güçlerden aldığı destek, Şam yönetiminin de dikkatini çekmektedir. Bu durum, Suriye'deki güç dengelerini etkilemekte ve Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri de dolaylı yoldan etkileyen bir unsur haline gelmektedir. Barrack, Türkiye'nin bu durumu görmezden gelmeyeceğini belirtirken, bölgedeki istikrarın sağlanması için Şam ve PKK/YPG arasındaki sorunun çözülmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye, Suriye topraklarındaki güvenliğini sağlamak adına bir dizi operasyon gerçekleştirmiştir. Bu operasyonlar, PKK/YPG’nin etkisini azaltmayı ve Türkiye'nin güney sınırlarını güvence altına almayı amaçlamaktadır. Barrack'ın belirttiği gibi, bu tür askeri operasyonlar yalnızca kısa vadeli çözümler sunmakta; uzun vadede ise uluslararası diplomasi ile kalıcı çözümler geliştirilmesi gerekmektedir. Türkiye'nin, Suriye'deki iç dinamikler üzerinde etkili bir oyuncu olarak kalabilmesi için uluslararası toplumu harekete geçirmesi önemli bir adım olacaktır.
Ülkeler arasındaki işbirliğinin önemine de değinen büyükelçi, Türkiye'nin müttefikleriyle olan ilişkilerinin güçlendirilmesinin ve PKK/YPG gibi terör örgütlerine karşı ortak bir tutum sergilemenin gerekliliğini vurguladı. Suriye'deki karmaşık durumu sadece askeri güç ile halletmenin mümkün olmadığı, bu nedenle, Türkiye'nin siyasi ve diplomatik yollarla da çözüm arayışlarına devam etmesi gerektiği unutulmamalıdır. Ayrıca, bölgedeki çatışmaların çözümü için mevcut yönetimlerle, uluslararası kamuoyuyla ve bölgedeki diğer aktörlerle işbirliği yapılmasının önemine de dikkat çekilmelidir.
Sonuç olarak, Türkiye'nin Şam yönetimi ile PKK/YPG arasındaki sorunlarla ilgili attığı adımlar, hem bölgesel istikrar hem de ülke içinde barışın sağlanması açısından büyük bir öneme sahiptir. Büyükelçi Barrack'ın açıklamaları, sorunun ne kadar ciddi olduğunu bir kez daha gözler önüne sererken; Türkiye'nin bu konuda nasıl bir strateji izleyeceği ise merak konusu olmaya devam etmektedir. Uluslararası camiada bu sorunun çözümü için yapılacak olan muhtemel işbirlikleri, Türkiye’nin geleceği açısından kritik bir önem taşımaktadır.